TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU
Taksirle öldürme suçu TCK’nın 85.maddesinde düzenlenmiştir. Birinci fıkrasında taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçu; ikinci fıkrasında ise birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma hali düzenlenmiştir.
Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
Kişinin,öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olacaktır. Örneğin,2 aracın karıştığı bir trafik kazasında her iki araç sürücüsünün kendi kusurları oranında sorumlu olması yoluna gidilecektir.
Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.(Örneğin trafik kazasında aracın sürücüsü olan sanığın eşinin/çocuğunun/annesinin ölmesi gibi)
Taksir,dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla fiilin suçun kanuni tanımında belirtilen neticenin (ölümün veya yaralanmanın) öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi halinde sözkonusudur.
Taksirin şartları
a-Kişinin hareketi iradi (istenerek) olmalıdır.
Örneğin;hatalı sollama yapan kişi karşı yönden gelen araç şöförünün ölümüne neden olduğunda hatalı sollama eylemini isteyerek (iradi) olarak gerçekleştirmektedir.
b-Neticenin bilerek ve isteyerek gerçekleşmemesi gerekir.
Bilerek ve isteyrek neticenin gerçekleşmesine neden olunması halinde kasıtlı eylem söz konusu olacaktır.
c-Kişinin eylemi ile meydana gelen netice arasında illiyet bağı olmalıdır.
Hareket ile sonuç arasında bir bağ bulunmuyor ise taksirle suç işlenmiş olmayacaktır. Örneğin;yukarıdaki örnekte hatalı sollama sonucunda karşı şeritten gelen araca çarpılması sonucu yaralanan araç sürücüsü hafif şekilde yaralanmasına rağmen hastanede rapor için beklediği sırada kalp krizi geçirip ölürse bu ölüm ile failin taksirli eylemi arasında nedensellik bağı olmadığı için fail ölümden sorumlu tutulamayacaktır.
Başka bir deyişle kaza ile ölüm arasında illiyet bağı yoksa sanığın beraatine karar verilmelidir.
(“…Tanıklar Eyüp Karabulut, Hatice Karabulut,Fazlı Alper’in beyanları, kaza tespit tutanağı ile araçlardaki hasar durumları birlikte değerlendirildiğinde; sanık Ahmet Kazak’ın yönetimindeki 09 HD 012 plakalı kamyon ile Denizli yönünden Çivril yönüne orta refüjle bölünmüş yolun sağ şeridinde seyrederken olay yerindeki kavşağa geldiğinde sol şeritten aynı yöne seyreden sanık Yasin Karabulut yönetimindeki 35 NH 545 plakalı kamyonetin geçişini beklemeden orta refüj aralığından sola dönüşe geçmesi neticesinde kamyonetin sağ önü ile kamyonun sol arka sinyal lambası kısmından çarpıştığı, olayın birinci bölümünün bu şekilde sonlandığı olay yeri krokisinde bu çarpışmadan mütevellit sanık Ahmet Kazak’ın aracının savrulduğuna dair bir bilgi ve bulgu bulunmadığı gibi aksine yukarıda adı geçen tanık anlatımlarına görede sanığın durmayıp yoluna devam ettiği ve ısrarlı bir şekilde benzin istasyonuna dönmeye çalıştığı ve bu sırada karşı yol bölümüne girerek normal seyir yolunun sağ şeritinden seyreden Tuncer Demir idaresindeki otomobile çarparak otomobilde bulunan Hülya Demir’in ölümüne neden olduğu olayda, sanık Yasin Karabulut’un eylemi ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…”(Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2011/11207 Esas ve 2012/2560 Karar)
Taksirli suçlarda hapis cezası para cezasına çevrilebilir mi?
Taksirli suçlarda belirlenecek hapis cezası uzun süreli olsa bile diğer şartları varsa adli para cezasına çevrilebilir. TCK’nın 50/4 maddesine göre; Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilecek ancak,bilinçli taksir halinde bu madde uygulanamayacaktır.
Taksirli suçlarda asli kusurlu veya tali kusurlu olmanın sonucu nedir?
TCK’nın 22/5 maddesine göre;Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
Sanığın,kazanın meydana gelmesindeki kusur durumuna göre ceza belirlenecektir.Uygulamada tali kusurlu yani ikinci derecede kusurla ölüme neden olunması halinde genellikle alt sınırdan ceza belirlenmektedir. Tabii ki bunun mutlak bir uygulama olmadığını önemle belirtmek isteriz. Olayın niteliğine göre, tali kusurlu olunan durumda gerektiğinde alt sınırdan da uzaklaşılarak ceza verilebilmektedir.
Yargıtay’a göre; tali kusurlu olunan kazalarda, diğer şartlar da varsa hürriyeti bağlayıcı ceza para cezasına çevrilmelidir.
“….Tali kusurlu olarak kazaya sebebiyet veren, tüm celselere katılan, geçmişte sabıkası olmayan ve dosyaya yansıyan olumsuz davranışı bulunmayan sanık hakkında TCK 50/4 maddesi gereğince hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesi…” (Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2012/9359 Esas ve 2013/21 Karar)
Taksirle öldürme suçunun cezası
a-TCK’nın 85.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen suçun cezasının alt sınır 2 yıl üst sınırı ise 6 yıl hapistir.
Görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
b-TCK’nın 85.maddenin 2.fıkrasında belirtilen suçun alt sınırı 2 yıl üst sınırı ise 15 yıl hapistir.Bu fıkraya giren suçun oluşması için taksirli eylem sonucuna birden fazla kişinin ölmesi veya bir kişinün ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişininde yaralanması gerekmektedir.
Görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.
Eğer olaya bir kişi ölmüş ve birden fazla kişi yaralanmış ise ve bu yaralanmalar TCK’nın 89.maddesinde belirtildiği şekilde şikayete tabii derecede bir yaralanma ise ve yaralananlar şikayetçi değillerse fail sadece bir kişinin ölümünden sorumlu tutulacak ve hakkında TCK’nın 85.maddesi uygulanacaktır.
Bilinçli Taksir
Neticenin öngörülüyor ancak istenmiyorsa ve buna rağmen istenmeyen neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksirin varlığından söz edilecektir. Bilinçli taksir halinde kişinin neticeyi öngörmekte ancak hayat tecrübesi veya yeteneklerine güvendişği için neticenin meydana gelmesine engel olacağını düşünmektedir.
Yargıtay uygulamalarına göre;kırmızı ışıkta geçerek kazaya neden olmak,şehir için de limitlerin çok üzerinde hız yaparak kazaya neden olmak,ters şeritten giderek kazaya neden olmak gibi hallerde ölümün veya yaralamanın meydana gelmesi halinde bilinçli taksirin varlığını kabul etmektedir.
Bilinçli taksirin sonucu nedir?
a-Bilinçli taksirin varlığı halinde temel ceza üçte birinden yarısına kadar artırılacaktır.(TCK.m.22/3)
b-Taksirli suçlarda hapis cezası uzun süreli olsa da diğer koşulların varlığı halinde hapis cezası para cezasına çevrilebilecekken bilinçli taksir halinde bu mümkün olmayacaktır (TCK.m. 50/4)
“…Sanık Veli’nin olay tarihinden önce bir gözünün görmesi nedeniyle ehliyetinin geri alındığı ve olay günü tek gözü görmeyen sanığın kullandığı kamyonla aynı istikamette giden kamyona arkadan çarparak bir kişinin ölümüne bir kişinin yaralanmasına neden olduğu olay da, bilinçli taksirin unsurlarının oluştuğunun gözetilmemesi temyiz edenin sıfatına göre bozma konusu yapılmamıştır…”(Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2011/3792 esas ve 2011/6708 karar)
“…Dosya içeriğine göre, kaza sırasında 101 promil alkollü olarak araç kullanan sanığın, yönetimindeki otomobili ile karıştığı kaza sonucunda bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına neden olmak şeklinde gelişen eyleminde bilinçli taksir koşullarının oluştuğunun gözetilmemesi; ayrıca 5237 sayılı TCK’nın 50/2. maddesinde yer alan, “suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez.”düzenlemesine rağmen sanığa verilen hapis cezasının kanuna aykırı olarak adli para cezasına çevrilmiş olması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedenleri sayılmamıştır…” (Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2012/6709 Esas 2012/5105 Karar sayılı kararı)
Videolu anlatım için Youtube kanalımızı ziyaret edebilirsiniz